Prof. Dr. Jean-Louis Kraimps ile Röportaj

1- Geriye dönüp en başından baktığınızda, cerrahi alanı seçmenizde ilginizi çeken neydi ve baş-boyun cerrahisine girmenizde sizi ne etkiledi?

Daha 10 yaşında bir çocuk iken cerrah olmak istediğimi hatırlıyorum. Bu kararımı neyin etkilediğini bilmiyorum. Muhtemelen mesleğin saygınlığı ve insanlara yardım etme isteğim etkili oldu. Endokrin cerrahisini seçmemin nedeni ise bu konuda tanıştığım kişiler, cerrahinin duayenleridir. Bunlardan Profesör Jacques Barbier’den bahsetmeden geçemeyeceğim. Profesör Barbier, sindirim sistemi ve vasküler cerrahide olduğu kadar endokrin cerrahisinde de önemli bir etkinliğe sahipti. Lille’den Profesör Charles Proye, Fransa’nın ilk lider ve dünyaca tanınan endokrin cerrahıdır. Prof. Proye, bana güvendi ve birlikte pek çok ortak toplantıda çalıştık ve uluslararası organizasyonlarda bulunduk. Ve son olarak San Francisco’dan Profesör Orlo Clark’tan bahsetmeliyim. Clark, beni 1989 yılında yandal uzmanlık öğrencisi olarak kabul etti. Bu sayede Prof. Clark, sadece bir hoca değil, aynı zamanda hep saygı duyacağım ve arkadaşlığımı sürdüreceğim biri olacaktır.  
 
2- İlk başladığınız zaman endokrin cerrahisinde neler yapılıyordu? Bu süreçte endokrin cerrahisi nasıl gelişti? Önümüzdeki 10 yıl içinde nelerin değişeceğini bekliyorsunuz?

Cerrahiye ilk başladığımda, endokrin cerrahisi genel cerrahinin iyi bilinmeyen bir kısmını oluşturmakta idi. Charles Proye ve Orlo Clark’ın etkileriyle, endokrin cerrahisi 80’li yıllarda bir atılım gerçekleştirdi ve başka birçok uluslararası isimlerin de desteğiyle Uluslararası Endokrin Cerrahları Birliği kuruldu. Bu etki ile dünyada pek çok ulusal ve başka uluslararası birlikler kuruldu. Bu birlikler zaman içerisinde hızlıca büyüdü. Günümüzde, her ne kadar endokrin cerrahisi genel cerrahi içerisinde yer alsa da, özgünlüğü ile gerçek bir uzmanlık alanı olduğunu düşünüyorum. Endokrin cerrahisi, öyle bir alan ki, sürekli hareket halinde ve her daim bir değişikliğe ve gelişmeye açık. Teknik gelişmeler ve robotik cerrahi bunlardan bazıları. Ancak bunlarla birlikte, hastalarımızın isteklerini aklımızda bulundurmalıyız.     

3- Endokrin cerrahisi eğitimi almadan bir genel cerrah ne kadar endokrin cerrahisi yapmalıdır?

Endokrin cerrahisi, genel cerrahi uzmalık eğitimi sırasında, eğitimin bir parçası olarak öğretilmektedir. Ancak, endokrin cerrahisinin pek çok alanı özel eğitim ve deneyim istiyor. Günümüzde tiroid cerrahisi, genel cerrahlar tarafından güvenle uygulanabilir haldedir. Ancak tiroid kanserli, medüller kanserli komplike olgular ve nadir görülen paratiroid ile adrenal bez hastalıkları ve endokrin pakreatik tümörleri endokrin cerrahları tarafınca ameliyat edilmelidir.

4- Günümüzde endokrin cerrahisindeki en büyük gelişme sizce nedir?

Endokrin cerrahisindeki en büyük gelişme tiroid cerrahisidir.
 
5- ATA 2009 kılavuzu hakkındaki kişisel düşünceniz nedir? Ne gibi revizyonlar yapılması gerekiyor?

ATA 2006 ve elden geçirilmiş 2009 versiyonu tiroid nodülü ve kanseri olan hastalar için önemli bir kılavuzdur. Bu kılavuz, 80 önerili ve 434 referanslı uluslararası bir çalışmadan oluşmaktadır. Tiroid nodülü ve kanser yönetiminde rehber olarak kullanılmak üzere mükemel bir referanstır. Ancak prognostik faktörlerin etkisi ve profilaktik santral diseksiyon gibi çözümlenmesi zor olan konularda eksiklerin olduğu bir gerçek.  

6- Bir Avrupalı cerrah olarak, klinik bakış açısıyla Türkiye’de Endokrin Cerrahisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de endokrin cerrahisi hakkında konuşmak iddialı olurdu. Diyebileceğim, Türkiye’nin 70 milyon nüfuslu, çok büyük ve pek çok yönden -Avrupa ülkesi gibi, hatta bazı ülkelerden de fazla- modern bir ülke olduğudur. 1920 yılında gerçekleştirilen laik devrimi referans alabiliriz. Bununla birlikte, Türkiye ve Fransa’nın tarihi işbirlikleri vardır. Türk Endokrin Cerrahisi, pek çok önemli ve kalifiye mentorlara sahip olmakla birlikte uluslararası toplantılarda birliklerde daha çok söz sahibi olur halr gelmektedir.
 
7- Nobel Ödülü bir cerraha verilecek olsa sizin adayınız kim olurdu? Neden?

Bu zor bir soru. Endokrin cerrahisine olan bağlılığıma rağmen, Nobel ödülünün transplantasyon cerrahisine verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Transplantasyon cerrahisi cerrahide gelişmeyi ve cerrahinin geleceğini temsil ettiğini düşünüyorum.

8- Ailenize günlük ne kadar zaman ayırıyorsunuz ve ailenizle beraber en çok ne yapmak hoşunuza gidiyor?

Pek çok cerrah gibi, zamanımın çoğunu işte geçiriyorum. Ancak, akşamları, hafta sonları ve kısa tatillerle aileme vakit ayırmaya çalışıyorum. Yaşları 19 ve 32 arası olan 4 oğlum olduğu için, benim için en önemlisi hep birlikte birarada olabilmek ve birlikte herşeyi konuştuğumuz ruhani bir zaman geçirmek. 

9- Son soruya uygun olacak şekilde; endokrin cerrahisi hakkında tecrübelerinizden oluşan bilginizle şu anki ve gelecekteki meslektaşlarınıza aktaracağınız kelimeler ne olurdu?

Geleceğin endokrin cerrahlarına öğüt vermek yine iddilaı olur diye düşünüyorum. Bana göre, cerrahın kalitesi, kendi cerrahisinin yüksek kalitesi için gösterdiği titizlikle ilişkilidir. Cerrah, teknolojik gelişmeye açık olmalı, ancak bu esnada hastasının ilgisini ve hastayla ilişkili kritik durumları göz önünde bulundurmalıdır.
 
Röportaj ve Çeviri: Dr. Özer MAKAY