Prof. Dr. Erol Düren İle Röportaj

1-Türkiye'de Endokrin Cerrahisi'ni başlatan hocamız olarak, Endokrin Cerrahisi konusunda özelleşmek fikri kafanızda nasıl oluştu?

1952 yılında Cerrahpaşa Cerrahi Kliniğinde Genel Cerrahide asistanlığa   başladım. !955 yılında uzmanlığımı alarak ayni klinikte başasistan olarak çalışmaya devam ettim. Bu süre içinde genel cerrahinin ne kadar geniş bir uygulama alanını kapsadığını gördüm:

Karın içi ameliyatlarının yanında göğüs cerrahisi, travmatoloji,  
Üroloji, plastik cerrahi hatta jinekoloji ameliyatları rutin olarak yapılıyordu.
Bunda biraz da İstanbul Belediyesine ait olan Cerrahpaşa
Hastanesinde bu dalların polikliniklerinin olması ve ihtiyaç duydukları ameliyatları Tıp Fakültesinin genel Cerrahi kliniğine göndermeleri rol oynuyordu.

Bu yaklaşım Genel Cerrahi Kliniğinde yetişen geçler için geniş bir deneyim alanı sağladığından bir bakıma çok faydalı görünüyordu. Fakat bu durum, cerrahinin her dalında gereken inceliklere sahip olma imkanını tecrübeli cerrahlara dahi vermiyor, bu nedenle genel cerrahide istenen   gelişmeyi sağlayacak ileri dallar gelişemiyordu.  
 

Uzmanlık sınavından sonra başasistanlık dönemimde İngiltere de Sheffield Üniversitesinde British Council bursu ile bir yıl kaldığım süre içinde kendisini belirli konular içinde sınırlamış cerrahların o daldaki ameliyat teknikleri ile benim Cerrahpaşa da gördüklerim arasında bazen az bazen çok farklar göze çarpıyordu.

En büyük farkı da doğrusu tiroid ameliyatlarında gördüm. Özellikle Fransa da, İngiltere de bulunmuş hocalarımızın abdominal visseral cerrahileri buradakilerle mukayese edilebilecek düzeyde idi.

Fakat tiroid cerrahisi ve bazı Cushing vak’aları için yapılmaya çalışılan adrenalektomiler pek mukayese edilebilir gibi değildi.

Kürsü başkanı Profesör Jepson tiroid  ve sürenal vak’alarına özel bir ilgi gösterdiği için bu vak’aları hiç seyrek değildi.
İşte bizde sahipsiz kalmış gibi gördüğüm  ve isteksiz yapılan endokrin vak’aları beni endokrin cerrahisine yöneltti . Böyle bir yıl geçirdikten sonra siz de olsanız ayni şeyi yapardınız.

2-Bu konuda başlangıçta ne gibi sorunlar yaşadınız?

İngiltere de bulunmuş olanlar bilir:Üniversite kliniklerinde cerrahi kliniklerinin çok kalabalık kadroları yoktur.Onun için belirli kişiler çok ameliyat yaparlar ve yardımcıları da o nispette azdır.Bu nedenle ben orada pek misafir ve gözlemci muamelesi görmedim.Kadrolu bir genç asistan gibi işe dahil edildim. Onun için çalışmaktan şikayetiniz yoksa.

Başka şikayet edecek bir neden yoktu.Bilakis çok şey gördüm ve öğrendim.Tabii her gönülden verilenin bir karşılığı, beklemeseniz de, gelir:

Doçentliğe hazırlık döneminde olduğumdan, gerekli olan hayvan tecrübelerini yapabilmem için ellerinde olan imkanları cömertçe sundular ve yardımcı oldular ve oradan doçentlik tezimin deneysel kısmını da tamamlamış olarak döndüm.

 3-Bugün Genel Cerrahi'de spesifikleşme konusuna nasıl bakıyorsunuz?

Genel cerrahinin her hangi bir dalında spesifikleşme muhakkak geniş bir tabana dayalı bir genel cerrahi eğitiminden sonra olmalıdır. Bu eğitimi verecek genel cerrahi kliniğinin kompozisyonunu E.B.S. ilişikteki şemada görüldüğü gibi belirtmiştir.


Temel genel cerrahi eğitimini verecek Akademik Cerrahi Ünitesinin Kapsamı içinde bütün bu dallar bulunmalı ve genel cerrahi (Enlarged Common trunk) bu dallarda yapılacak rotasyonlarla tamamlanmalıdır. 
                    

 

 

Genel Cerrahide eğitim gören asistanların %59.6 sı genel cerrahi uzmanlığından sonra bir ileri dala da geçmek istiyorlar.
Bu oran yaklaşık olarak şöyledir:

%19  Thorax cerrahisi
%18  Plastik cerrahi
%13  Nerosurgery
%3  Ortopedi
O nedenle genel Cerrahi için şu tarifi yapanlar da vardır:
Genel cerrahi, özel dallar çıktıktan sonra geriye kalan cerrahidir.

4-Endokrin Cerrahlarının diğer disiplinler ile ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Endokrin cerrahisini kişilikli bir cerrahi dalı yapan bu sualinizin cevabında yatar:
Endokrin hastalıklarında gereken cerrahi tedavinin tekniğinde fazla bir özellik veya güçlük yoktur. Önemli olan cerrahın ameliyatı nasıl
Yapması gerektiğini bilmesi değil ameliyatın neleri değiştirdiğini bilmesidir. Bunun için sorunuzda yer alan diğer disiplinler ile ilişkisi
Cerrahiyi endokrin cerrahisi yapar.
Anatomi, Fizyoloji, Fizyopatoloji,endokrinoloji, Patoloji ve nükleer tıp endokrin cerrahlarının kolkola gitmesi gereken disiplinlerdir ve onlarla ayni dili konuşabilmelidir . Bu konuda tiroid cerrahisinin tarihi gelişmesi içinde çok çarpıcı örnekler vardır.
Tiroid cerrahisinin yüz yıl içindeki gelişmelerini anlattığım bir yazımda Bern de Profesör Theodor Kocher in Tiroid ameliyatlarında
Mortaliteyi % 40 lardan %0.5 düşürebildiği için ilk Nobel ödülünü
Tiroidin henüz ne iş yaptığı bilinmeyen bir dönemde aldığından bahsetmiştim. 

Bunun için İngiltere den döndükten sonra Haseki tedavi kliniğinde Suphi Artunkal hocamız ve arkadaşlarının  yönettiği Endokrinoloji ve nükleer tıp bölümü ile yakın bir işbirliğimiz başladı. Takımda eksik olan patoloğumuzdu. Onu da Profesör Feriha Öz ile tamamladık.
Kısa bir zaman sonra bu bahsettiğim disiplinlerin mensupları ile teşkil ettiğimiz Tiroid konseyinde haftada bir gün düzenli olarak ve yıllarca toplandık ve herkes bu ortamdan ihtiyacı olan konuya geniş bakış açısını geliştirdi.Hala toplantılarının devam ettiğini sandığım bu kurul
otuz seneden fazla bir zamandan beri faaliyetini sürdürmektedir.   

5- Endokrin Cerrahının rolü ekip içerisinde nerede başlar? nerede biter? (US yapmalımı? İİAB'ni kim yapmalı? Bu hastaları postop dönemde kim takip etmeli vb).

Bu sualinize bir önceki paragrafta bahsettiğm konsey fonksyonuna dönerek cevap vereceğim. Eğer böyle bir topluluğunuz varsa hastayı görmüş takip etmiş ve cerrahi endikasyonu konseyde görüşülerek cerahiye havale edilmiş bir hastayı post op döneminde ilk gördüğüm gün cerrahi yönden benim görmemi gerektiren bir husus yoksa ameliyat epikrizi ve patoloji raporu ile birlikte hastayı gönderen endokrinoloğuna iade ettim. İğne biopsisinin daha sözünün geçmediği dönemde kendi hastalarımda ben başladım ve devam ettim. Fakat sonra yetiştiklerinden emin olduklarıma bırakmaya başladım. İğne kanülünün içindeki sitolojik materyeli enjektörün içine kaçırmadan lama püskürtebilmek becerisini kazanmak lazım aksi halde sitolojik rapor yetersiz materyel olarak geliyor.1. cm in altındaki nodüllerin US altında yapılması için ayni manipulasyonu radyolog a gösterip onlara bırakıyorum.

6-Endokrin Cerrahisi konusunda çalışmak isteyen meslektaşlarımızı gelecekte neler bekliyor? Siz onlara Endokrin Cerrahı olmayı önerirmisiniz?

Endokrin cerrahisinin çok iyi bir geleceğinin olduğuna inanıyorum. Endokrin cerrahları, tıbbı bir bütün olarak kavrarlar. Endokrinolojinin, fizyoloji ve biokimyayı yanına alarak, dolaştığı labirentlerinden, patolojinin sürprizlerinden ve cerrahi
tekniğinin zerafetinden zevk ve heyecan duyarak mesleğini icra ederler.
Bir konuda endokrin cerrahlarını uyarmak isterim:Temeldeki genel cerrahi deneyimlerinin teşviki ile o alanda da varlığını kanıtlamak çabasına girmesinler.O zaman ne İsa ya ne Musa ya yaranamazlar!

7-Hocam son olarak da, şu anda Genel Cerrahi ihtisası yapan hekimlere öğütleriniz neler olacaktır?

 Madde 6 nın son paragrafı.

Teşekkür ederim. 

Hazırlayan: Dr Cumhur Arıcı

 "Profesör Dr. Erol Düren’in Hayat Hikayesi"ne ulaşmak için tıklayınız.